Merhaba! Ben gezenleaskolsun un Planlamacısı, Halkla İlişkilercisi ve yazan kişisi Seray. Blogun ilk paylaşımı olarak bu yazı, sesimizi duyuracağımız gezgin ve gezgin adaylarının hayatında yeni bir ufuk yaratmak için onlara ithafen düzenlenmiştir. Betonların arasında birkaç yeşillik görünce heyecanlanan, egzozsuz hava sahası bulunca temiz havayı, yağmur yağdığında toprak kokusunu çatlayana kadar ciğerine dolduran, her fırsatta bakışlarını gökyüzüne çevirip huzur bulan, ''bir deniz kenarına gideyim rahatlarım'' diyen doğa severler buraya! Düşük bir bütçe ile daha fazlasını yaşamak mümkün! Doğayla gerçek kucaklaşma için yapamazsın diyenlere inat kamp yapmayı deneyin!
Beni yakından tanıyanlar küçüklüğümden beri börtü böcekle aramın pek iyi olmadığını ve titiz olduğumu bilir. Bu yüzden bir gün ''Ben çadır kampına gidiyorum.'' dediğimde aldığım cevap ''Sen çadırda yapamazsın!'' olunca onlara kızmadım. Evet, tüm koşulların toplamında yapamazmışım gibi görünse de içimdeki doğa sevgisiyle birlikte cesaretimi, yeni şeyler deneme ve keşfetme tutkumu yeterince dışa vuramamış olabileceğimi düşündüm. Birkaç yıldır kamp yapma hayalimi gezenleaskolsun un Ar-Ge, Lojistik ve Bütçe Planlamacı kişisi Andaç ile paylaştığımda o bile birkaç yıl sürecinde yapamayacağımı söyledi. :) Yine kızmadım, ama inat ettim, daha çok istedim ve her fırsatta kararlı olduğumu yineledim. Andaç, çadır kampını çocukluğunda ve daha sonra birkaç kez tatil ve dalış için deneyimlediği için beni neler beklediğini açıkça anlattı. Aslında ben de bu sürece tamamen yabancı değildim. 2014'te Kabak Koyu'na ilk gidişimizde yarı açık çadır denen, iskelesini tahtaların, kütüklerin oluşturduğu, bir cephesinin yalnızca perde gibi bir kumaş ile kapandığı kapısı dizimin hizasında bir bahçe kapısından ibaret olan bir çeşit çadırda 4 gece kalmıştım. Perde cepheden giriş yaptığını tespit ettiğim kaçak misafirimiz sarman kedi de bizimle konaklıyordu. :) Alerjim tutup 1-2 gün nezle olsam da alıştım ve tatilin tadını çıkarmayı bildim. Bu referans etkili olmuş olacak ki sonunda bu yılın ilk bayramında Akyaka Orman Kampı'nda kalmak üzere kendimizi Decathlon'da bulduk.
Alınacaklar listemizin başında çadır geliyordu. Şiddetli tavsiyeler üzerine tercihimiz Quechua Arpenaz Black&Fresh Çadır oldu. 2 kişilik ile 3 kişilik arasında kararsız kaldık ancak 3 gece için 2 kişiliğin yeterli olacağını düşündük.
Listemizdeki diğer madde mat tı. 3 gece için şişme yatak almak yerine belki de benim için ilk ve son olacağı düşünülen bir kamp deneyimi için matın yeterli olacağını düşündük. :) Quechua Forclaz M100 Bivak/Outdoor/Trekking Köpük Matlardan 1'er tane kaptık. Fiyatı da çok uygunmuş.
Çadır ve matın linkini aşağıya bırakıyorum.
Mat
Çadırın içine asmak için kamp lambası seçeneklerinden deneme yanılma ile Panther PT-7002 3w Led 3 Fonksiyon Kamp Lambasını tercih ettik. Şu an Decathlon'un sitesinde bulamadığımdan gittigidiyor daki linki aşağıya bırakıyorum.
Uyku tulumuna gelirsek, Andaç'ın daha önce gittiği kamplardan uyku tulumu vardı. Ben de şans eseri evde, dedemin zamanında gittiği kamplardan hala sapasağlam kalmış bir uyku tulumu olduğunu öğrendim. Malum eğer kamp maceralarının devamı gelmeyecekse yenisini alıp masraf yapmaya gerek yoktu. :) Almamız gerekseydi Decathlon'daki seçeneklerden mevsime en uygun olanı tercih edecektik.
Bu kampta günü dışarıda Akyaka ve Akbük'ü keşfederek geçireceğimizden yatmadan yatmaya gideceğimiz çadır için ana ihtiyaçlar bunlardan ibaretti. Bir de ikimiz de katlanabilir sandalyelerimizi yanımıza alacaktık. Yemek yapmayacağımız için portatif masaya da ihtiyaç duymayacağımızı düşündük. Bunların dışında internette yaptığım araştırmalarda pek çok tavsiye vardı. Ancak bunlar ne tür bir kamp alanında bulunacağınıza, mevsime ve kampta geçireceğiniz süreye göre değişiklik gösterebiliyor. Tedbirli bir insan olarak tavsiyelerde en çok dikkatimi çeken minik bir ilk yardım kiti bulundurmanın avantajlı olacağıydı. Arı sokmasına karşı amonyak, alerjik bünye için gerektiğinde kullandığım ilaç, ağrı kesici ateş düşürücü, yanık ve yaralara karşı merhem, pamuk ve yara bandı alıp minik bir kit oluşturdum. Çevreme anlattığımda 3 gece için gereksiz olduğu söyleseler de ben yanımda olduğunu bildiğimde kendimi daha rahat hissedeceğimden çantamda onlara da yer ayırdım. Aslında yer konusunda kendimizi çok kısıtlamamıza da gerek yoktu çünkü arabayla gidecektik. Zaten kamp sürecinde arabayı kıyafet dolabı gibi kullandığımızda arabayla gitmenin büyük rahatlık sağladığını gördük. Tavsiyeler arasında yer alan, çadır kampı olmasa bile tatilde her zaman kurtarıcı olan powerbanklerimizi de yanımıza aldık.
Kıyafet ve ayakkabı olarak birkaç şort, birkaç üst, mayo, akşam serinliği ihtimaline karşı kapüşonlu polar, üst, çorap, eşofman/tayt, şapka, spor ayakkabı, deniz ayakkabısı ve terlik aldık. Tabii bir de plaj havlusu ve duş için fazla yer kaplamayan peştemallar. Temizlik ve kişisel bakım için seyahat boyu minik tüplere doldurduğum şampuan, saç kremi, deodorant, güneş kremi, diş fırçaları, diş macunu, ıslak mendil, tuvalet kağıdı ve havlu kağıt, sinekkovar sprey ve çöp için poşet aldık. İşte tüm hazırlık bunlardan ibaretti.
Şimdi gelelim gerçekten iyi bir hazırlık yapmış mıydık, neler gerçekten ihtiyaçtı, neler değildi, çadır hayatında beklediğim zorluklar neydi, neler beklemediğim kadar zordu ve neler beklediğimden kolay oldu hepsini paylaşmaya.
Beklediğimden Kolay Olanlar
Çadır kurulumu: Günümüz çadırları gerçekten 5 dakikada şipşak kurulum imkanı veriyor. Talimatları okuduktan sonra kesinlikle çok kolay.)
Çadırda yatmak: Konfor olarak matta düz ve sert zeminde yatmak beklediğimden daha kolay oldu. Minimum 1 hafta aynı zeminde yatabileceğimi düşündüm.
Börtü Böcek: Börtü böcekle olan ilişki konusunda sinekkovar sprey sayesinde sivrisinkelerle pek münasebetimiz olmadı. Onun dışında diğer arkadaşlar da pek uğramadı diyebiliriz. Hatta çadırın etrafında hiç örümcek görmedim diyebilirim. Gördüğüm diğer arkadaşlar ise yıldırıcı değildi. :)
Ortak duş: Ortak duşlar beklediğimden daha temizdi. Sıcak su gibi bir beklentim zaten yoktu :) Soğuk su ile duş almakta zorlanmadığım için duş konusu beklediğimden kolay oldu. Giyinmek için ise duş alanını değil çadırı tercih edenlerden oldum.
İletişim: Çadırımızı elektrik kutusuna yakın bir yere konumlandırdığımız için kamp alanında olduğumuz süreçte telefonlarımızı ve powerbanklerimizi kolaylıkla şarj ettik. Kamp alanı dışındayken ise gerektiğinde powerbanklerimiz ile her an erişebilir ve erişilebilir kaldık.
Uykuya doymak: Çadırın, ışık ve sıcaklığı minimum düzeyde alma özelliği ile saat 09:00 ' a kadar rahat rahat uyuyabilirsiniz. Normalde güneşin doğuşu ile ışık ve sıcak nedeniyle uyanıldığını biliyordum. Biz tabiiki 9'lara kadar uyumadık. Güneşin ilk ışıklarının, etraftaki sessizlik içinde kuşların cıvıltısının, mis havanın tadını çıkarmak için doğayı erken selamladık. Ve hem orman havasından hem sakinlikten her sabah dinç kalktık.
Beklediğimden Zor Olanlar
İlk gece uykuya dalmak: Yattığım yerin rahatlığı ve uykuya doymak beklediğimden kolay oldu evet, ama ilk gece uykuya dalana kadar biraz zamana ihtiyacım oldu. Uyku, insanın en savunmasız anı. Dışarıda karanlık bir ormanın içinde olmak düşüncesi biraz gerilmeme sebep oldu. Duyduğum en ufak bir seste tetikteydim. Hatta bir ara yattığım yerin hemen arka tarafından gelen kuvvetli hışırtıyla çadırın üstünde en az fare büyüklüğünde bir şey olduğundan emindim diyebilirim. :) Daha sonra kendime aslında belli bir giriş ve çıkış kapısı olan, etrafta başka çadırların da olduğu, hatta tüm sezon orada yaşayan insanların olduğunu hatırlattım ve rahatlayıp uykuya daldım.
Sabah olduğunda sesin kaynağının hava akışı olması için açık bıraktığımız çadırın dış katmanının rüzgarla çadıra sürtünmesi olduğunu anladığımda kendime çok güldüm :)
Bulaşıkhanede el yıkama deneyimi: Ortak alanlardan bulaşıkhane denen yerde birikmiş yemek atıkları konusunda maalesef duyarsız olan kampçılar, 3 lavabodan 2 sinin tıkanmasına sebep olmuş, lavaboları içi atık dolu havuza çevirmişti. Kurtarılmış 1 lavoboda kokuyu almamak için nefesimi tutarak elimi yıkamak kolay olmadı.
Getirmediğimize Pişman Olduklarım
Profesyonel fotoğraf makinesi: Cep telefonları ve gopro yeterli olmakla birlikte bazı manzaralar karşısında profesyonel makinemi getirmediğime pişman oldum.
İyi ki Getirdik Dediklerim
Getirdiğimiz her şey :)
Getirmesek De Olurmuş Dediklerim
Böyle bir şey olmadı :)
Getirsek Daha İyi Olurdu Dediklerim
Yastık: Minik seyahat yastıkları veya şişme yastıklar ile daha konforlu bir uyku mümkün olabilirdi.
Çamaşır asmak için ip: Havluları ve mayoları ertesi güne kadar kuruması için asmak şart. Neyse ki getirdiklerimiz arasında olmasa da Andaç arabadaki çekme halatını keşfetti ve onu çamaşır ipi olarak kullandık :)
Daha fazla poşet: Çadırı toplarken tahmin ettiğinizden daha fazla çöp çıkabiliyor, ayakkabılarınız toz toprak olabilir veya dönüş yolunda ıslak kalan mayo ve havlular için kesinlikle yeterli geleceğini düşündüğünüzden daha fazla poşet gerekiyor.
3 kişilik çadır: 2 kişilik çadırda rahat uyuyabiliyorsunuz evet ama çadırın içinde yanınızda olmasını istediğiniz eşyalarınız için ayak ucu ve baş ucu dışında yan taraflarda pek de yer kalmıyor. Özellikle kampa arabasız geliyorsanız, bizim gibi arabayı dolap gibi kullanma imkanınız olmayacaksa 3 kişilik çadır alıp eşyalarınıza da yer açabilirsiniz.
Hamak: Kamp keyfini 2 ağaç arasında 2 ye katlamak için hamak olsa hiç fena olmazdı. ;)
Alternatif/Pratik Çözümler
Tuvalet için kamp alanına yakın mekanları tercih etmek: İtiraf etmeliyim ki kamp alanının yalnızca Akyaka Merkez'e çıkan noktasındaki tuvaletini bir kez kullandım. Onun dışında gün içinde bulunduğumuz plaj-tesisteki, akşam ise Akyaka Merkez'de cafelerdeki tuvaletleri ziyaret ettim. Ama mecbur olsam kamp alanındakileri de kullanırdım.
Yastık yerine kıyafetler veya çanta kullanmak: Yanımızda yastık olmadığı için bu konuyu kıyafetleri üst üste koyarak veya sırt çantasının içine kıyafetleri doldurarak çözdük.
İlk Çadır Kampı Deneyimi İçin Tercih Edilebilecek Zaman ve Ortam
İlk kez çadır kampında kalacaklar için yer ve zaman kesinlikle çok önemli. İçinizdeki kampçının çıkıp çıkmayacağı bu ilk deneyime bağlı olabilir; kötü bir deneyim yaşamanız halinde tekrar kendinize şans vermeyi düşünmezseniz sizin için ilk ve son olacaktır.
Bizim tavsiyemiz, kamp alanı olarak belirlenmiş, elektrik, ortak duş, ortak tuvalet ve bulaşıkhane gibi imkanların olduğu bir yer tercih etmeniz. Ormanın içinde veya doğa içinde herhangi bir yerde tek çadır olmak ilk deneyim için iddialı olabilir. Etrafınızda başka çadırların, insanların olduğunu bilmek, bir işletme olduğunu bilmek size güven veriyor. Çadırınızı konumlandırmak için ne diğer çadırlara çok yakın, ne de çok uzak olun deriz. Bazı çadır sakinleri gece sohbetlerine devam ederken siz uyumak isteyebilirsiniz ve eğer seste uykuya dalamıyorsanız bitişik denebilecek yakınlıkta rahat edemeyebilirsiniz. Bunun için kamp alanlarına bayram dışındaki zamanlarda, sezon başı-sezon sonu gibi gitmeniz aşırı kalabalığa maruz kalmamanızı sağlayacaktır.
Zaman dilimi olarak Haziran ayının ortalarını tavsiye edebiliriz. Biz, 20 Haziran'da Akyaka Orman Kampındaydık. İlk gün biraz serindi, önceki haftasında Muğla dolaylarında yağış vardı. Geldiğimiz gün hava tam olarak yaz havasına büründü. Sonraki günler ise sıcak bastırdı.İlk çadır deneyimi için üşümek veya sıcaktan bunalmak istemiyorsanız hava durumu kritik bir nokta.
Konaklama süresi olarak minimum 3 gece alışıp, sevip sevmediğinizi, daha fazla kalıp kalamayacağını anlamak için iyi bir süre. 1-2 gecenin yeterli olmayacağı düşüncesindeyiz. İlk günden yapamayacağınızı düşünürseniz kendinize biraz zaman tanıyın. İlk gece uykuya dalma problemi için ertesi gün kendime şans vermeseydim içimdeki kampçıyı çıkaramazdım!
Daha önce kamp deneyimi olan kişilerle gitmeniz kesinlikle avantajlı olacaktır. Minimum 2 kişi olmak yeterli. Daha önce birlikte tatil yaptığınız, iyi tanıdığınız birisiyle gitmek, arkadaş grubu ise yine iyi anlaştığınız, her ortamda uyum sağlayabileceğiniz kişilerle olmak uyum ve huzur için önemli. Çadırın kurulacağı alana karar verme aşamasından kamp süresince diğer konularda her kafadan ayrı ses çıkmasını engelleyecektir.
Küçük bir dipnot. Bulunduğunuz çevrede kedi, köpek nüfusu da yoğun olabilir. Ayakkabılarımızı dışarıda bıraktığımızda birkaç kez minik dostlarımızın ağzında yakaladık. :) Son gün ise Andaç'ın çamaşır ipinden sarkan t-shirt ünün tadını merak eden oldu. :) Ayakkabılarınızı sağlam ve yerinde bulmak istiyorsanız poşet ile çadırın içine almanızı tavsiye ederiz.
''Bir Daha Ne Zaman Gidiyoruz?''
Evet, benim ilk kamp deneyimim çadırı toplarken ''Keşke birkaç günümüz daha olsaydı, bir daha ne zaman kampa gidiyoruz?'' sorusu ile sonuçlandı. İçimdeki kampçıyı çıkarmanın sonucunda bir yaz içinde biri Kıyıköy, diğeri yine Akyaka olmak üzere 2 kamp daha yaptık. Son kampımızda 3 kişilik çadıra terfi ettik :) Yanımıza oto buzdolabı aldık. Bir sonraki aşamanın kamp ocağı alıp yemek işini de halletmek olduğunu düşünüyoruz. :) O zaman bir de portatif masa almak gerekecek. :)
2018 için kafamızda uçuşan pek çok fikir var. Çadır kampını çok sevmekle birlikte aklımızı çelen başka bir şeyle tanıştık: Caretta! İlerleyen günlerde bunun için bir yazı ile size hayallerimizden, planlarımızdan bahsedebiliriz. Takipte kalın, gezenleaskolsun un yolunda bize eşlik edin :) Aşk hep gezenle olsun!