top of page

Akdeniz'in Güzeli: Kaş Gezi Notları


Ulaşım

Bayram tatili öncesi 3 günlük izin alıp tatili uzatarak planladığımız Kaş-Olimpos tatilinin ilk ayağı olan Kaş'a arabayla yaklaşık 9 saatte ulaştık. Sabah 03:30 sularında İstanbul'dan yola çıkınca Osmangazi köprüsünün trafiğin zaten rahat olması nedeniyle pek fark yaratmayacağını düşünüp Yandex'e de danışarak Körfez'i dolaşmayı tercih ettik. Bilecik- Kütahya - Afyon - Isparta'ya selam verip Antalya'ya geldikten sonra, deniz manzaralı ve pek çok s hatta u çizdiğimiz virajlar eşliğinde Kaş'a vardık.

Kaş içerisindeki ulaşım için ise kesinlikle arabanızın olmasını tavsiye ederiz. Mesafeler uzak olmasa da hem bol yokuşlu yolları, hem de gezmek için çevredeki zengin alternatifler için araba en iyi çözüm. Uçak ile Antalya veya Dalaman'dan Kaş'a gelecekseniz de araba kiralamanız yararları olacaktır.

Ne zaman Gitmeli?

Doğru zamanda doğru yerde olmak çok önemli. Kaş'a ikimiz de küçük yaşlarda gitmişiz ve ikimizin de Kaş'a dair hatırladığı ilk şey ''sıcak!''. Temmuz ve Ağustos ayında oldukça etkili olan Kaş sıcağına yakalanmamak için Mayıs-Haziran ve Eylül-Ekim bizce ideal aylar.

Kaş, küçük bir yer olduğu için bayramlarda kapasitesini zorlayacağından bayramlarda gitmemenizi tavsiye ederiz. Hem plajlarda hem de cafe-restaurantlarda rahat rahat yer bulabilmek için yüksek sezon dışında giderseniz Kaş'ı daha sakin yaşayabilirsiniz. Biz, bayram kalabalığına denk gelmemek için bayram başlamadan Kaş'a, bayramda da Olimpos'a gitmeyi planlamıştık. Bayram başlamamış olmasına rağmen Kaş'taki doluluğu görünce doğru bir karar verdiğimizi anladık.

Konaklama

Kaş'ta denize 0, kum plajı olan konaklama alternatifi arıyorsanız adres vermek biraz zor. Çoğunlukla kayalık olan deniz kenarlarına işletmeler iskele yaparak denize girilecek alan sağlamış. Bu tarz işletmeler de diğerlerine kıyasla daha pahalı oluyor. Merkezdeki pansiyon&oteller iyi bir alternatif olmakla birlikte aracınız olduğu takdirde daha yukarıda kalan, yokuşların sizi zorlamayacağı apartlar da mevcut. Özellikle aile veya arkadaş grupları için kişi sayısına bölünce oda-kahvaltı pansiyondan çok daha uyguna gelen apartlar bulunabilir.

Biz, 5 kişilik arkadaş grubu olarak tesadüfen rastladığımız ve Nisan ayında hizmete açılan Kybele Suits'in Limon isimli çatı katı da olan dairesinde kaldık. Balkonumuzda Kaş manzarasının da tadını çıkardığımız dairemizde bir evin içinde ihtiyaç duyabileceğiniz hemen hemen her şey vardı. Bizden sonra konaklayanlar için kahvaltı da vermeye başlayacaklarını öğrendik. İsterseniz kendi dairenizdeki mutfakta da istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Instagram sayfamızdaki ''Kaş'' hikayelerinde Kybele Suits'te mini bir tur yapabilirsiniz. Kişi sayısına göre daire seçenekleri olduğunu da belirtelim. Kendi web sitelerinin linkini de buraya bırakalım.

Plajlar&Beachler

Büyükçakıl: İlk gün yol yorgunluğumuzu attığımız Büyükçakıl'da hafif dalgalı bir deniz ile karşılaştık. Çakıl sahilden denize giriyorsunuz, birkaç tane işletme mevcut. Biz, Kybele Suits'te kalanlara %10 indirim veren, Kybele Suits'in sahibinin de günü orada geçirdiği Ömür Cafe'nin alanından yararlandık. Cafe kısmında bir şeyler yiyip içtik ve şezlonglarda dinlenmeye çekildik. Sabah saatlerinde daha sakin olabileceğini düşündüğümüz deniz, öğleden sonra her zaman hafif dalgalı ise bizim Kaş'a tekrar gitmemiz halinde pek tercih edeceğimiz bir plaj olmayacaktır.

Blanca Beach (Hidayet'in Koyu): Bizim deniz açısından favorimiz burası oldu. Eğer dibini görebildiğiniz, akvaryum tadında bir denizde yüzmek istiyorum diyorsanız doğru adrestesiniz. Denize girilen alan çakıl ve şezlonglar set üstünde. Şezlong ve şemsiyeden faydalanmak isterseniz 25 TL ücreti var. İsterseniz, yiyip içmek için masaların olduğu alanda şezlong&şemsiye ücreti ödemeden yiyip-içtiğinizi ödeyebilirsiniz. Biz öyle yapmayı tercih ettik. Eğer bakir bir koy, işletmesiz hava sahası istiyorsanız söylemeliyiz, burası zaman zaman müziğin sesinin hafif yükseldiği, Alaçatı'daki ''beach'' denen mekanları andırıyor. Ancak müzikten uzak yerdeki şezlongları tercih edip daha sakin zaman da geçirebilirsiniz. Öğlen saatlerinde gittiğinizde şezlonglarda yer bulmanız düşük bir ihtimal. Erken gitmenizi tavsiye ederiz. Blanca Beach'in adını en çok duyurduğu şey ise görsellikte karnaval havası yaratan kokteylleri. Fiyatlar biraz yüksek, lezzet dört dörtlük diyemeyiz.

Not: Denizdeyken altınızda, dipte siyah büyük bir karartı görürseniz korkmayın! Tüplü dalış yapanların da tekneler ile uğradığı bir koy olduğunu fark ettiğimizde biz boş bulunup korkmuştuk. :)

Derya Beach: Burası bizim için ''Bir arkadaşa bakıp çıkacağız.'' der gibi oldu. Sabah kahvaltımızı bile yapmadan tüm günü geçirmeyi planlayarak gittik ancak tamamı kayalığın üstünde set üstü kurulu ve şezlongların çok iç içe olduğunu gördüğümüz işletmeye denizin de dalgalı olması ile kanımız ısınmadı. Dalgalar ile hafif kayalara doğru sürüklenmemek için rahat bir deniz keyfi yapamayacağımızı düşündük ve rotamızı Nuri's Beach'e çevirdik.

Blanca Beach

Nuri's Beach (Limanağzı):

Biz deniz sevdalıları için tavsiye edebileceğimiz 2. adres ise burası. Limanağzı'na, Kaş'tan kalkan shuttle tekne ile gidiş-dönüş 20 liraya yaklaşık 15 dakikada varıyorsunuz. Limanağzı'nda 4 tesis mevcut. İlk durak Bilal Beach, 2.durak La Moda, 3.durak Delos son durak ise Nuri's Beach. Biz internetten baktığımız fotoğraflar ve yorumlar ışığında Nuri's Beach'i tercih etmiştik. Hepsini sırasıyla gördükten sonra doğru bir seçim yaptığımıza karar verdik. Diğerlerine göre daha büyük bir alana yayılmış daha ferah bir tesis diyebiliriz. Tekneden inince girişte kişi başı 40 lira ödüyorsunuz ve size bir fiş ve üstünde rakamların olduğu bir kart veriyorlar. Gün içinde yiyip içtikleriniz o rakamdan hesabınıza işliyorlar. Çıkarken de toplam harcamanızdan 40 liralık fişi düşüyorlar. Yani totalde minimum 40 liralık harcama yapmanızı bekliyorlar. Bayram döneminde kalabalıklaştığını öğrendiğimiz işletme, bayram öncesi biz oradayken çok sakindi. Bayram zamanı rezervasyon alıyorlarsa rezervasyon yaptırmanızda fayda var. Denize iskeleden giriyorsunuz, kum alan yok. Deniz durgun ve temiz. Çalışanlar da oldukça güler yüzlü ve ilgiliydi. Biz hem kahvaltımızı burada yaptık, hem de akşamüstü bir şeyler atıştırdık. Fiyatlar normal, lezzet yerindeydi.

Büyükçakıl: İlk gün yol yorgunluğumuzu attığımız Büyükçakıl'da hafif dalgalı bir deniz ile karşılaştık. Çakıl sahilden denize giriyorsunuz, birkaç tane işletme mevcut. Biz, Kybele Suits'te kalanlara %10 indirim veren, Kybele Suits'in sahibinin de günü orada geçirdiği Ömür Cafe'nin alanından yararlandık. Cafe kısmında bir şeyler yiyip içtik ve şezlonglarda dinlenmeye çekildik. Sabah saatlerinde daha sakin olabileceğini düşündüğümüz deniz, öğleden sonra her zaman hafif dalgalı ise bizim Kaş'a tekrar gitmemiz halinde pek tercih edeceğimiz bir plaj olmayacaktır.

İnce Boğaz: Kaş'tan ayrıldıktan sonra giden arkadaşlarımızın fotoğraf ve yorumlarından keşfettiğimiz, keşke gitmeden keşfetmiş olsaydık dediğimiz iki plajdan biri burası. Denizin dümdüz, gidilesi bir plaj olduğunu paylaştılar. Vakti olanlar için plana dahil edilebilir. Kaş'a bir daha gidersek kesinlikle uğrarız.

Doria Hotel Yatch Club: Gidemediğimiz 2. plaj da burası. Denizin mükemmel, plajın büyük ve ferah, işletmenin de kaliteli göründüğünü söyleyebiliriz. Denemeye değer diye düşünüyoruz. Kaş'a bir daha gidersek listemizde ilk sırada yerini aldı.

Yeme-İçme

Kaş için gitmeden önce akşam yemeği yiyeceğimiz yerlerde rezervasyon yaptırmamız yönünde tavsiyeler almıştık. İyiki de tavsiyeleri dinlemişiz. Mekanlarda yer bulmak hele ki yüksek sezonda çok zor. Biz, gitmeden 1 hafta önce hangi akşam nereye gideceğimizi belirleyip yerimizi ayırtmıştık. Aradığımız bazı yerlerde 1 hafta öncesinden masalar dolmaya başlamıştı bile.Bizim de size tavsiyemiz muhakkak birkaç gün öncesinden rezervasyon yaptırmanız.

Tzatziki: Okuduğumuz blog ve gezi sitelerinde çokça tavsiye edildiği için ilk akşam gittiğimiz ancak akşam yemeği konusunda en düşük memnuniyetle ayrıldığımız yer oldu. Oldukça loş olan mekanda tüm masalar dolunca çok kalabalık oluyor. Kaş sıcağı da eklenince rahat, ferah bir akşam yemeği keyfi yapmak pek mümkün olmuyor. Mezeleri seçmek için sizi sırayla içeriye alıyorlar, mezeleri yapan hanımefendi herkese sırayla mezeleri sayıyor ve istediklerinizi meze tabaklarına koyuyor. Herkese tek tek aynı şeyleri söylemekten pek hoşnut görünmediğini hissettiğimizden biran önce mezeleri seçip gidelim psikolojisine girmemize sebep oldu. Mezelerin lezzeti ortalamaydı. Karides ve kalamarın porsiyonu ise, Kaş dışında gittiğimiz çoğu yeri de dahil ederek belirtiyoruz, küçüktü. Fiyat Kaş ortalamasında diyebiliriz. Kaş'ta 2-3 akşamınız varsa burası yerine başka yerleri tercih edebilirsiniz.

Üzüm Kızı Teras: İkinci akşam gittiğimiz ve hem manzarası hem de ferah ortamıyla gönlümüzü çelen Üzüm Kızı, Kaş tatilinde akşam yemeklerinin galibi oldu. Girişinde Üzüm Kızı Bahçe diye geçen kısım da mevcut ancak liman manzarasına karşı oturmak, yüksekte olunca Kaş sıcağında serap bulmuş gibi tatlı bir esinti yakalamak mümkün. Çalışanlar oldukça ilgili, mezeler, kalamar ve karides lezzetli. Porsiyonlar da olması gerektiği gibiydi. Müzikler de Cem Karaca'dan Zeki Müren'e geniş bir yelpazede ve keyifli. Kaş'a bir daha gidersek listemizde yine olacağına eminiz.

Zaika: 3.akşam, meze&balık yüklemesinden sonra bünyeye iyi gelen, bahçe içinde ağaçların arasında sakin, ferah bir ocak başı. Servis bayağı hızlı, çalışanlar ilgili, güleryüzlü ve lezzet yerinde. Zaikas ve Karışık kebabı çok beğendik. Şarap severler için ise Likya şarabını denemelerini tavsiye edebiliriz. Yemeklerin fiyatı İstanbul'daki ocak başlarıyla eşdeğer diyebiliriz. Akşam yemeği listenize almaya değer.

Sardelaki: Son akşamımızda gün batımına doğru gittiğimiz Sardelaki', denize 0, 3 kademeli bir platforma kurulmuş. Aynı zamanda restaurant binasının önündeki bahçe kısmında da masalar mevut. Biz, Sardelaki'nin mavi beyaz dekorasyonu, renkli ampül ışığı altında bir Akdeniz akşamı ile bütünleşen atmosferini çok sevdik. Tabaklar bile özenle seçilmiş, ortam ile uyum içindeydi. Türk ve Yunan müziklerinin çaldığı mekanda gündüz güneşlenilen locaların beyaz tülleri de rüzgarda dalgalandıkça harika bir görüntü oluyor. Lezzet konusunda beklentimizi yüksek tututtuğumuzdan belki ''Köpoğlu''dışındaki mezeler ortalamaydı. Köpoğlu ise paylaşılamadı. Kalamar taptaze, güzeldi ancak karides için hayatımızda yediğimiz en kötü karides olduğunu söyleyebiliriz. Lastik gibi ve oldukça tatsızdı. Yağ değil suda yapılmış gibiydi. Arka masamız da çalışan bir kişiye karidesle ilgili aynı şekilde yorumunu paylaştı. Fiyatlar yine Kaş ortalamasında olduğundan manzara için gün batımında gitmeye değebileceğini düşünüyoruz.

Nereid: Tatlı bir ambiyansı olan Nereid, açık havada ve biraz daha yukarda kalıyor. Sokak hizasında da masalar mevcut, merdivenle yukarıya çıktığınızda da geniş bir alana sahip. Son gün için rezervasyonumuz bulunan Nereid'i, Sardelaki için yoğun tavsiye alınca iptal ettik. Tekrar Kaş'a gitmemiz halinde Nereid'i de listenin başına aldık.

Voyn: Zamanımız olmadığı için gidemeyip iyi yorumlarının olduğunu gördüğümüz, bir daha gidersek akşam yemeği için listenin üst sırasına eklediğimiz mekanlardan bir diğeri de burası oldu.

Barlar

Noel Baba: 2.günümüzde keşfedip son güne kadar ya kahvaltı, ya öğle yemeği ya da akşam yemeği sonrası uğradığımız, menüsü lezzetli, fiyatları cep yakmayan, sevimli, liman ve meydan manzaralı mekan. Sufle ve tiramisuyu tavsiye ederiz. Meydanda Atatürk Heykelinin hemen çaprazında yeşil tabelasıyla gözünüze çarpacaktır.

Mavi: Liman ve meydan manzaralı bir başka bar alternatifi Mavi. Biz hiç burada oturmadık ama önünden hem gündüz hem akşam defalarca geçtik. Akşam yemeği sonrası keyif yapabileceğiniz ''Hayat sokakta!'' mottosunu benimseyip rengarenk masa sandalyeleri sokağa taşan gidilesi bir mekan gibi görünüyor.

Echo: Canlı müzik severler için alternatiflerden biri Echo. Dış kısmına da müzik yeterli ölçüde ulaşıyor ister dışarıda oturarak ister içeride ayakta zaman geçirebilirsiniz. Biz mekanı keşfetmek için uğradığımızda güzel bir gruba denk geldik.

Hi-Jazz: Bir başka canlı müzik durağı Hi-Jazz. Mekan keşfi sırasında kafamızı uzatıp baktığımızda çok ferah bulmasak da güzel grupların çıktığını duyduğumuz mekan.

Hideaway: Bizim için pişmanlığın adresidir. Böylesine güzel, ağaçlar altında, güzel müzikler çalan, bohem atmosferli mekanda nasıl o kadar kötü kokteyller olabilir aklımız almadı. Menüdeki fiyatları görünce beklentimiz çok yüksekti ancak o kadar para verip küçük bardaklarda, sunuma hiç özen gösterilmeksizin evinizde daha güzelini yapabileceğinizi düşündüğümüz kokteyllere verdiğimiz paraya acıdık. 5 kişi farklı şeyler istememize karşın maalesef kimse mutlu ayrılmadı.

Etkinlik&Yakın Rotalar

Dalış: Kaş'ın en popüler aktivitesi dalış. Günübirlik dalış turlarında daha önce hiç dalmamış olanlar ve bu konuda tecrübeli olanlar hocalar eşliğinde mavinin derinliklerine ulaşabiliyor. Biz, başta dalış yapmayı düşünsek de yaptığımız planlamada ona zaman kalmadığını fark ettik. Deneyimleyen herkesin tavsiye ettiğini söyleyebiliriz.

Günübirlik Tekne Turu (Kekova & 5 Adalar): İşte en sevdiğimiz kısım, yazın en sevdiğimiz etkinliği. Maviye doymanın en güzel, en özgür hali bizce. Gittiğimiz her tatil yöresinde günübirlik teken turu yapıp birbirinden güzel ve birbirinden farklı tonda mavi koyları keşfetmek, doya doya yüzmek ruhumuza çok iyi geliyor. Kışın binaların, dört duvarın arasında geçen hayatlarımızı maviye boyadığımızda, tüm senenin stresi ruhumuzdan suya karışıyor.

Kaş'ta günübirlik tekne turu için izleyebileceğiniz iki rota mevcut. İlki ve en meşhuru Kekova turu. Bu turda Akvaryum Koyu, Tersane Koyu, Batık Şehir, Mavi Mağara, Hamidiye Koyu ve Kaleköy 'e gidebilirsiniz. Batık Şehir'de denize girmek yasak olduğu için yakınından geçerek suyun altında kalan eski yerleşimin bir bölümünü görebiliyorsunuz. Batık Şehir, Kaleköy ve Üçağız açıklarındaki küçük, kayalık bir adadan oluşuyor ve 2. yüzyılda Akdeniz'in batısında meydana gelen depremler sonucunda sular altında kalmış.

Kaleköy'de ise karaya ayak basıp isterseniz (yüzmekten haliniz kaldıysa) Kale'ye çıkıp panaromik enfes bir manzaraya ulaşabilir veya kral mezarının hemen oradaki işletmelerden birinde dondurma keyfi yapabilirsiniz.

Tekne turunda öğle yemeği balık&tavuk&köfte seçeneklerinden biri, makarna, salata ve bazı turlarda zeytinyağlı veya meze çeşitlerinden oluşuyor. Normal turlar kişi başı 70-110 lira arasında değişiyor. Arkadaş grubu veya ailenizle özel tur yapmak isterseniz teknelerden fiyat teklifi alabilirsiniz.

Biz 5 kişilik kadroya aynı tarihlerde orada olan 2 arkadaşımızı da ekleyerek 7 kişi özel tur yapmayı tercih ettik. İstediğimiz koyda, istediğimiz kadar kalarak gönlümüzce bir gün geçirdik. Mehmet Kaptan ve oğlu Abdullah kendi teknemizmiş gibi hissettirdi. Her koyda Mehmet Kaptan'dan bilgi aldık ve sayelerinde mağaraya bile tekneyle yarı yarıya girdik. (Bunun için baba-oğul iskele ve sancaktan tekne kayalıklara sürtmesin diye kas gücünü kullandı). Teknedeki kırmızı kanolarında da keyif yapma şansımız oldu. Mehmet Kaptan'a instagram hesabından ulaşabilirsiniz: @kekovakumsal07

Günübirlik tene turlarının 2.rotası ise 5 Adalar denen, Kaş liman'dan çıkınca kısa bir yolculuk ile 5 farklı adaya demirleyip yüzme molası verdiğiniz ve yine öğle yemeğinizi maviliklere karşı yediğiniz bir başka tur. Biz, Kekova turu yaptığımız ve farklı koylar keşfetmek istediğimiz için bu turu planlamadık.

Saklıkent Kanyonu: Kaş'a geldiğinizde günübirlik gidebileceğiniz rotalardan biri de burası. Biz daha önce gittiğimiz için ve havanın sıcaklığı nedeniyle denizi önceliklendirdiğimiz için gitmedik. Saklıkent Kanyonu, Antalya-Muğla sınırını çizen Eşen Çayı'nın bir kolu olan Karaçay'ın oluşturduğu bir kanyonmuş. Kalkerli arazinin su ile aşınması ve fay çatlaklarının da yardımıyla oluşmuş. Toplam uzunluğu 18 km, yüksekliği 200 metre, en dar yeri ise yaklaşık 2 metre civarındaymış. Kanyon'da sular yer yer diz kapağı yer yer bilek hizasına geliyor ve buz gibi bir su sizi bekliyor. Kayalıklara kurulmuş, altından suların aktığı asma köprüden yürümek küçükken oldukça heyecan verici bir aktivite olarak aklımızda kalmış. Saklıkent'te aynı zamanda cilde çok iyi geldiği söylenen kili de maske niyetine vücuda uygulamak adetten. :)

Kaputaş Plajı: Kaş'a kadar gelip uğranmazsa hatrı kalacak yerlerden biri de Kaputaş Plajı. Türkiye'nin şahsına münhasır plajlar listesinde yer alan Kaputaş, Kaş'a gelmeden yaklaşık 30 dakikalık mesafede, yolun kenarında aşağıda kalıyor. Yukardan baktığınızda enfes bir manzara sunan plaj, kıyıda köpüklerinden beyazlığından turkuaza, maviden laciverte doğru harika bir renk geçişi sergiliyor. Arabanızı yol kenarındaki uygun alanlara park edip merdivenlerden aşağı, plaja indiğinizde birşeyler yiyip içebileceğiniz, duşları ve kabinleri olan bir tesis de sizi bekliyor. Eğer şezlong ve şemsiyeden yararlanmak isterseniz 20 lira ücreti var. Dilerseniz bizim gibi yediğinizi içtiğinizi ödeyip kafede zaman geçirip orada denize girmeye gidebilirsiniz. Genellikle rüzgar aldığı için eğlenmelik kıvamda dalgalı olan denizde ne olur ne olmaz fazla açılmayın deriz.

Kalkan: Günübirlik keşfedip dönebileceğiniz bir başka rota da Kalkan. Kaş'a bağlı bir mahalle olarak geçen Kalkan'a ister arabayla ister tekne turu ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Araba ile yaklaşık 30 dakika. Bizim bir günümüz daha olsaydı Kalkan'a da uğramayı planlıyorduk.

Meis Adası: Kaş'a kadar gelmişken bir de komşunun adasına uğramak isterseniz oldukça yakın. Vizeniz varsa veya kim umursar Euro'yu kapı vizesi de alırım ne olacak diyorsanız Türkiye'ye en yakın olan küçük sevimli Yunan adasını da rotanıza ekleyebilirsiniz. Bizim vizemiz olmadığı için es geçmek durumunda kaldık. Her gün belli saatlerde ulaşım sağlayan feribotlar ile 20 dakika kadar kısa bir sürede varabiliyorsunuz. 6 saatte adayı gezip bir Yunan adasına Kaş'a gitmişken listenizde tik atabilirsiniz.

Bonus Bilgi&Tavsiyeler

* Kaş'ta, Bodrum veya Marmaris gecelerindeki gibi eğlence mekanları, club&diskolar yerine uzun akşam yemeği sohbetleri ve sonrasında takılabileceğiniz bar&pub tarzı mekanlar mevcut. Çılgın akşam eğlenceleri için Kaş doğru bir tercih olmayacaktır.

*Çocuklu aileler de Kaş'ı tercih edebilir. Ancak aracınız olmazsa bebek arabası ile Kaş'ın yokuşlarında zorlanabilirsiniz. Bir de çocukların daha güvenli bir şekilde denize girebileceği plajları tercih etmekte fayda var. Set üstünde kayalıkların olduğu yerleri tercih etmek, dalgalı zamanlar için riskli olabilir. Temmuz- Ağustos aylarında çok sıcak olacağını da eklemekte fayda var. Koruyucu kremlere bulanmayı unutmayın.

RECENT POSTS:
SEARCH BY TAGS:
Henüz etiket yok.
bottom of page